Sayfalar

4 Ocak 2011

Ben öldüm sen ordaydın



Kör müsün sen? Ben öldüm. 

Bana eski hedeflerimi gösterme. Onlar da öldü ben ölünce.

Ben öldüm. Artık gün doğmuş,  gün batmış, gökyüzü renk değiştirirmiş. Bir önemi yok. Ben öldüm. Tutkularım da öldü ben öldüğümde.

Bana ‘Yaşamaya devam etmelisin’ diyorsun. Artık çok geç. Ben öldüm görmüyor musun?

Kalbim öldü. İçinde sevgi öldü, tutku öldü, sevgili öldü, aile öldü, dostlar öldü. Ben öldüm, ben! Bitti artık.

Yaşamıyor bakıyor gözlerim, görmüyor bakıyor. Yaş döküyor, cansız hissiz.
Yaşamıyor bak tenim. Öldü. Acımıyor. Ağrımıyor, sızlamıyor. Yaşamıyor.  Ben öldüm.
Ne aldığını bilmiyor ciğerlerim. Hava ölüler üzerinde de dolaşır. Oksijen karbondioksit ayrı etmiyor nefesim.

Sen kör müsün? Ben öldüm. Yok artık gelecek. Bana ‘hayal kur diyorsun’ya ne için? Beynim öldü. Bilmiyor, anlamıyor, sorgulamıyor. Öldü. Gelecek öldü içinde, gelecek.

Ben öldüm. Yaşamak istediğim hiçbir şey kalmadı. Hani 'Son günün olsa ne yapmak isterdin, onu yap.' diyorsun ya. Son saatim olsa ne yazar? Ben öldüm hiçbir şey istemiyor yüreğim.

Ölüm, huzur getirmiyor. Sürekli yakamdasın. 
Ölmeden öncesini bana hatırlatıyorsun. Unutmak çok vaktimi almıştı. Bana ölmeden öncesini hatırlatıyorsun. Tekrar acı çekiyor yüreğim. Uyuşturmak fayda etmiyor. Midemi bulandırıyorsun bana yaşamı hatırlatıp . Yaşadığımı değil 'yaşayaMAdığımı'. 

Ben öldüm. Bana çırpınışlarımı hatırlatıyorsun. Aldığım yaraları. Yaşayamamamı. Kalbimin çiğnendiğini, kanadığını. Bir gözyaşı damlasına muhtaç olduğumu acılarımı atmak için. Gözyaşlarımın benden alındığını.  Hayallerimin başkalarının ayakları altında dolaştığını.

Beni rahat bırak. Çok sürmüştü unutmam. Hatırlamak istemiyorum. Kolay mı sandın kendini bırakmak? Ne kadar çırpındığımı tahmin edemiyor musun? Ben bile bilmiyorken ne kadar çırpındığımı, hatırladıklarım canımı acıtıyor. Bilmek istemiyorum.

Ben öldüm. Sen ordaydın. Aynalar vardı etrafta, sen birinden izliyordun beni. Bir başkası diğerinden. Bir başkası diğerinden. Bir sürü acı vardı. Sen birini izliyordun. Bana yardım etmek istiyordun. Ben çığlık çığlığaydım kendi içimde. Sen benim bir kelimemi duydun yalnızca. Beni tanıdığını sandın tek kelimemle.  

Ben öldüm, sen ordaydın. Vedalaştım seninle. Sana 'Elveda' dediğimde  'Merhaba' sandın. Ben öldüm beni rahat bırak.
Ben öldüm sen ordaydın, yaralarımdan birini iyileştirdin sandın. Ben öldüm. Acılarım öldü. Güldüm. Sen merhaba sandın. Sana, yaşama 'merhaba' sandın.

Ben öldüm, sen ordaydın. Bana yaşamdan bahsetme.  Yeter! Beni bana bırak. Öldü hafızam. Diriltmeye çalışma. Yararı yok zararı var .

Tekrar yaşayamamak içine itme beni. 
Sen ordaydın. Beni ittin. Dizlerim yıprandı. Ölümden değil. Sen beni düşürdün. Sen beni ittin. Beni rahat bırak. Seni istemiyorum. Yaşam sana kalsın. 

Beni rahat bırakın. Siz ordaydınız. Ben öldüm. Acılı bir film izler gibiydiniz. Unutmak istediniz beni gördüğünüzü mutlu olabilmek için. 


Kendime minik bir mezar inşa ettim uyumak için, ölmek için. Hiç bir canlının gitmediği, hiç bir ölünün bulunmadığı bir yer olsun istedim. Kimseye yakın olmasın istedim. Huzur bulmak istedim. Hiç kimseye adres vermedim. Hiç kimseye mektup yazmadım. Herkesten uzak olsun istedim. Ölülerden ve daha çok yaşayanlardan uzak olsun istedim. 


Endişe ardına gizlenen meraklardan hoşlanmıyorum. 
Böyle meraklardır yaşamı kirleten. Merakın dindi ise beni rahat bırak. Yaşamdan uzakta benim mezarım. Yol kenarlarına uzak; yolcu istemem. Hiç kimseye adres vermedim. Eski tanıdıkları istemem. 


'Ben' çok geliyor bana. Başkasını istemem. Ruhum bedenim fazla geliyorken birbirine bir başkasını istemem. 


Ben öldüm. Sen ordaydın. Öylece bakıyordu gözlerin. Bir tiyatro izler gibi. Rolümü beğendiğini söylüyordun. O rol değildi, anlamadın. 


Ben öldüm. Sen ordaydın. Öldüm işte. Çok basit. Artık peşimi bırak. Geç kaldın. 


Beni rahat bırak. Acı istemiyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder